• by marka365
  • 30 Aralık 2019
  • 0

Dr. Levent Türbedar

Estetikte son yüzyılın en iyi buluşu:
Hyaluronik asit

Önceleri kolajenden yapılanlarla başlayan dolgu serüvenimiz, süreç sonucunda yarı kalıcı ve tam kalıcı gibi sentetik maddeler, sıvı silikon gibi dolgu deneyimlerimizle Hyaluronik asidin üretilmeye başlamasına kadar devam etti.
Artık daha kolay elde edilen, vücutta daha fazla kalabilen ve daha emniyetli bir madde olan hyaluronik asit estetik dünyasına gerçekten çağ atlattı diyebiliriz.
Bu yazıda herkesin uzaktan veya yakından duymuş olduğu Hyaluronik asitleri (HA) dolgularını biraz daha tanıtmaya çalışacağım.
Eskiden horoz ibiğinden elde edilen HA, daha sonraları bağırsaklarımızda yaşayan E.Coli bakterileriyle şekerden üretilmeye başlanmıştır. Bu küf gibi bir maddedir ve içine iki bin kat su çekebilmektedir. Adeta jöle gibi bir kıvama gelmektedir. BDD denilen bir protein ile işleme girerek daha dayanıklı hale getirilir.
HA avantajları
Yabancı bir madde reaksiyonu, alerji yapmaz,
Aslında bu madde insan ve hayvan dokusunun kolajen gibi bir yapı taşıdır, yani vücuda yabancı değildir. Bu yüzden alerji yapmaz dolayısıyla biz bu madde için alerji testi yapmayız. Bu yüzden daha emniyetlidir.
Geçici ama dayanıklıdırlar ve çok az risk taşırlar.
Belirli bir süre vücutta kalabilip daha sonra sindirilen HA dolguları üretim teknolojisine veya molekül büyüklüğüne göre 8 – 18 ay kadar kalabilirler. Sürekli değişim halinde bulunan insan vücudunda yapılan dolgu, geçici olmalıdır ki değişime adapte olabilsin. Çok uzun etkili veya kalıcı olan dolguların da zamanla birçok problem çıkardığına da tanık olduk. Hatta kişinin kendi yağından yapılan dolguların bile zamanla uyumsuzluklar yaratabildiğini gördük.

HA dolgular; dokuya faydalıdırlar, yaşlanmayı yavaşlatırlar.
Araştırmalar ve bizlerin tespitleri göstermiştir ki, dolgu konulan yerlerin cilt kalitesi artmaktadır. Bunun sebebi, vücudun her ne kadar tanıdık da olsa yeni bir maddeye karşı gösterdiği tepkisel ama uyumlu yeni kolajen üretimidir. Bu doku aynı zamanda o bölgede anti-oksidasyona yardım eder, metabolik faaliyetlere katılır. Yani dokuya yardımcı olarak, yıpranmayı azaltmış olur. Hücrelerinin suyu azalmış yani yaşlanmış bir doku yerine, eksik olan suyu yerine konmuş yani gençleşmiş bir dokunun dayanıklılığının ne kadar artabileceğini tahmin edebilirsiniz. Cildi içerden destekleme zaten ancak böyle olabilir. Vücudun eskisi gibi üretemediği Hyaluronik asidi dışardan ilave etmek kadar sağlıklı bir şey olabilir mi? Bence hayır.
Vücudun her yerinde kullanılabilirler
Kullanım alanı saymakla bitmez. Göz’de, eklem içi iyileştirmelerde, idrar kaçırmada, göğüs büyütmede, genital doku desteklenmesinde, ve bütün vücut derisi sağlık ve estetik olarak düzeltilmesinde gibi, çok geniş kullanım alanı vardır.
Artık tıp, Hyaluronik asidi kabul etmiş ve daha farklı ne tip kullanım alanlarında yararlanabileceğini araştırmaktadır.
Estetikte HA Devrim niteliği taşıyan HA dolguları estetik amaçlı her yaşta değişik bir uygulama sebebi bulunabilir. Küçücük bir akne çukurcuğunu doldurabildiğimiz gibi, bütün yüzü yeniden şekillendirecek kadar fazla da uygulayabiliriz. Dudak büyütmede, gözaltı gölgelerinde, elmacık kemiklerini belirginleştirmede, dudak üstü, göz çevresi, alın, burun kenarları, yanak çöküntüleri ve boyun kırışıklıklarında sıklıkla kullandığımız HA dolguları aynı zamanda burun ve çene düzeltmede de başarıyla kullanılıyor. Doğru yoğunlukta bir HA dolgusu ile adeta bir heykeltıraş gibi çalışmamız mümkün. Hem ruh sağlığını düzeltebiliyoruz, hem de cilt sağlığını düzeltebiliyoruz bu dolgularla. Doğallığı koruyarak yaptığımız işlemlerin anlaşılması da mümkün olmuyor. Ayrıca eğer fazla geldiği düşünülürse kolaylıkla kullanılan eriticileri de var, fazla geleni hemen eritebiliyoruz.
Güzel dudakları, yüzü taşıyan sağlıklı yanakları, ameliyatsız düzeltilmiş burunları, sağlıklı silinmiş yaşlılık çizgilerinin gitmesini kim istemez..
*New Beauty Türkiye, Yaz 2014 sayısı yazısıdır. Bilgi amaçlı paylaşılmıştır.

Yorum ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *