-
by marka365
Dr. Levent Türbedar
Estetikte son yüzyılın en iyi buluşu:
Hyaluronik asit
Önceleri kolajenden yapılanlarla başlayan dolgu serüvenimiz, süreç
sonucunda yarı kalıcı ve tam kalıcı gibi sentetik maddeler, sıvı silikon gibi
dolgu deneyimlerimizle Hyaluronik asidin üretilmeye başlamasına kadar devam
etti.
Artık daha kolay elde edilen, vücutta daha fazla kalabilen ve daha emniyetli
bir madde olan hyaluronik asit estetik dünyasına gerçekten çağ atlattı
diyebiliriz.
Bu yazıda herkesin uzaktan veya yakından duymuş olduğu Hyaluronik asitleri (HA)
dolgularını biraz daha tanıtmaya çalışacağım.
Eskiden horoz ibiğinden elde edilen HA, daha sonraları bağırsaklarımızda
yaşayan E.Coli bakterileriyle şekerden üretilmeye başlanmıştır. Bu küf gibi bir
maddedir ve içine iki bin kat su çekebilmektedir. Adeta jöle gibi bir kıvama
gelmektedir. BDD denilen bir protein ile işleme girerek daha dayanıklı hale
getirilir.
HA avantajları
Yabancı bir madde reaksiyonu, alerji yapmaz,
Aslında bu madde insan ve hayvan dokusunun kolajen gibi bir yapı taşıdır, yani
vücuda yabancı değildir. Bu yüzden alerji yapmaz dolayısıyla biz bu madde için
alerji testi yapmayız. Bu yüzden daha emniyetlidir.
Geçici ama dayanıklıdırlar ve çok az risk taşırlar.
Belirli bir süre vücutta kalabilip daha sonra sindirilen HA dolguları üretim
teknolojisine veya molekül büyüklüğüne göre 8 – 18 ay kadar kalabilirler.
Sürekli değişim halinde bulunan insan vücudunda yapılan dolgu, geçici olmalıdır
ki değişime adapte olabilsin. Çok uzun etkili veya kalıcı olan dolguların da
zamanla birçok problem çıkardığına da tanık olduk. Hatta kişinin kendi yağından
yapılan dolguların bile zamanla uyumsuzluklar yaratabildiğini gördük.
HA dolgular; dokuya faydalıdırlar, yaşlanmayı yavaşlatırlar.
Araştırmalar ve bizlerin tespitleri göstermiştir ki, dolgu konulan yerlerin
cilt kalitesi artmaktadır. Bunun sebebi, vücudun her ne kadar tanıdık da olsa
yeni bir maddeye karşı gösterdiği tepkisel ama uyumlu yeni kolajen üretimidir.
Bu doku aynı zamanda o bölgede anti-oksidasyona yardım eder, metabolik
faaliyetlere katılır. Yani dokuya yardımcı olarak, yıpranmayı azaltmış olur.
Hücrelerinin suyu azalmış yani yaşlanmış bir doku yerine, eksik olan suyu
yerine konmuş yani gençleşmiş bir dokunun dayanıklılığının ne kadar
artabileceğini tahmin edebilirsiniz. Cildi içerden destekleme zaten ancak böyle
olabilir. Vücudun eskisi gibi üretemediği Hyaluronik asidi dışardan ilave etmek
kadar sağlıklı bir şey olabilir mi? Bence hayır.
Vücudun her yerinde kullanılabilirler
Kullanım alanı saymakla bitmez. Göz’de, eklem içi iyileştirmelerde, idrar
kaçırmada, göğüs büyütmede, genital doku desteklenmesinde, ve bütün vücut
derisi sağlık ve estetik olarak düzeltilmesinde gibi, çok geniş kullanım alanı
vardır.
Artık tıp, Hyaluronik asidi kabul etmiş ve daha farklı ne tip kullanım
alanlarında yararlanabileceğini araştırmaktadır.
Estetikte HA
Devrim niteliği taşıyan HA
dolguları estetik amaçlı her yaşta değişik bir uygulama sebebi bulunabilir.
Küçücük bir akne çukurcuğunu doldurabildiğimiz gibi, bütün yüzü yeniden
şekillendirecek kadar fazla da uygulayabiliriz. Dudak büyütmede, gözaltı
gölgelerinde, elmacık kemiklerini belirginleştirmede, dudak üstü, göz çevresi,
alın, burun kenarları, yanak çöküntüleri ve boyun kırışıklıklarında sıklıkla
kullandığımız HA dolguları aynı zamanda burun ve çene düzeltmede de başarıyla
kullanılıyor. Doğru yoğunlukta bir HA dolgusu ile adeta bir heykeltıraş gibi
çalışmamız mümkün. Hem ruh sağlığını düzeltebiliyoruz, hem de cilt sağlığını
düzeltebiliyoruz bu dolgularla. Doğallığı koruyarak yaptığımız işlemlerin
anlaşılması da mümkün olmuyor. Ayrıca eğer fazla geldiği düşünülürse kolaylıkla
kullanılan eriticileri de var, fazla geleni hemen eritebiliyoruz.
Güzel dudakları, yüzü taşıyan sağlıklı yanakları, ameliyatsız düzeltilmiş
burunları, sağlıklı silinmiş yaşlılık çizgilerinin gitmesini kim istemez..
*New Beauty Türkiye, Yaz 2014 sayısı yazısıdır. Bilgi amaçlı paylaşılmıştır.