
-
by marka365
Dr. Levent Türbedar
Evet, yakın bir zamana kadar gençleşmek diye bir kavram bile
yoktu. Sadece imkânı olanlar, pahalı marka makyaj malzemeleri alarak daha iyi
görünmeye, kusurları gizlemeye çalışırlardı. Ancak o korkulan an geldiğinde;
yani makyaj silindiğinde -hangi psikolojide olurlar bilemem ama- gerçekten çok
farklı görünürlerdi. Medyada belki görmüşsünüzdür, meşhur modellerin makyajlı
ve makyajsız resimlerinin insanları nasıl hayrete düşürdüğünü.
Artık teknoloji devrinde yaşıyoruz. Televizyon, tablet, cep telefonları
yaşamamızın her alanına girdi. Teknoloji, tıp biliminin her dalında olduğu gibi
estetik alanında da ilerledi ve bu çok çekici sektöre en iyi olanakları
geliştirerek sundu.
Özellikle yüz gençleştirme konusunda, ameliyatsız ve cilde hiç zarar vermeyen
teknikleri yakından takip edip öğreniyor, ülkemize getirerek sizlere aktarmaya
ve uygulamaya çalışıyoruz.
Geldiğimiz en son noktada ise Alltheraphy adı altında 3 farklı uygulamayla
cildi her tabakada etkileyerek destekleyebiliyoruz. İlave yöntemlerle de sonucu
bütünsel iyileşme olarak yakalayabiliyoruz. Öyle ki bu sayede;
1. Cilt altına ve derinlerdeki astar tabakasına (SMAS) ses dalgası (HIFU) göndererek bu tabakaları kontrollü şekilde büzüştürüp küçültebiliyoruz.
2. Yüzeysel Radyo Frekans (RF) ve derine inen iğneli RF yöntemiyle cilt yüzeyini yaralamadan yenileyip, cildi içerden sıkılaştırabiliyoruz.
3. Gevşekliği ortadan kaldırmamızı sağlayan Örümcek Ağı (DLift) tekniğiyle birlikte cilt dokusunu içerden sağlamlaştırıp, özel kılçıklı ipler kullanarak yüzü askıya alabiliyoruz.
4. Bu yöntemlerle “üç boyutlu bir şekilde” sıkılaştırılmış bir yüzü Hyalurinik asit (HA) dolguları ve PRP ile besleyebiliyoruz.
Böylece cilt artık her
tabakada her şekilde donanmış olarak desteklenebildiği için doğal olarak
gençleşiyor ve diri, ışıltılı bir görünüm kazanıyor.
İsterseniz tek tek inceleyerek
varsa kafanızdaki soruları ve endişeleri gidermeye çalışalım.
Ultrason ile Ameliyatsız Yüz Germe Tedavisi (HIFU)
HIFU’nun Türkçesi “odaklanarak gönderilen, yoğun, ses dalgaları” anlamındadır.
Bu da enerjiyi lazer veya ışıkla değil, ses dalgaları ile ilettiğimiz anlamına
geliyor. Bu yöntemin en büyük avantajı; ses dalgalarının deriyi adaleye
bağlayan kalın bir zar olan SMAS’a, yani ancak ameliyatla ulaşılabilen derinin
astar tabakasına ulaşıp etki edebilmesi.
HIFU; cilt altında 3mm ve 5 mm’de, 65 -70 derecelik noktasal hasarlar, kolajen
kısalması ve hücresel yenilenme sağlamaktadır. Deriye hiç zarar vermeden, tüm
yüz ve boynu içerden küçültebilme olanağı sunar.
Tedavi, dışardan bakan hiç kimsenin anlamayacağı bir şekilde, 45 dakikada
biter. Şunu da belirtmeliyim; ilk klinik çalışmalar ışığında çok yüksek enerji
verilmesi sebebiyle oluşan acılar gereksiz bulunarak düşürüldü. Çok daha
ağrısız ve acısız bir şekilde aynı sonuçlara ulaşılabildiğimiz ispatlandı.
Radyofrekans (RF)
Cilt yüzeyinde yüzde ve vücutta “ütüleme” diye bilinen Radyofrekans yöntemiyle
birçok değişik etkiler elde edebiliyoruz. İster fizik tedavi düzeyinde cildi
kanlandırıp, besleyebiliyoruz; istersek de enerjiyi artırıp kontrollü ısı
hasarı yaratarak, hücreleri yenileyip kolajen liflerini büzüştürebiliyoruz.
Ancak altın iğneli RF yöntemi bize “kontrollü noktasal ısı hasarlarını”
istediğimiz derinlik seviyesinde yapabilme imkânı sunuyor. Bu da bize cilt
altında 3 boyutlu bir sıkılaşma ve toparlama sağlıyor.
Zaten yaptığımız işin en önemli kısmı teknoloji sayesinde kontrollü bir ısı
hasarı vermeye dayanmaktadır. Bunun için çok iyi geliştirilmiş, emniyetli ve
etkili güvenilir bir teknoloji gerekmektedir.
Bundan sonrasını vücut, iyileşmek için kendi tamir mekanizmalarını çalıştırarak
gerçekleştirecektir. Bu yenilenme özelliği hücrelerimizin doğasında vardır.
Aslında biz doktorlar, doğanın bize bahşettiği bu özelliğimizi harekete
geçirerek hastalarımızı gençleştirebiliyoruz.
Örümcek Ağı ve Sihirli Askılar
Ameliyatlarda kullanılan ve 8 -10 ayda eriyebilen pdo ameliyat ipliklerinin
estetikte kullanılması, son zamanlarda bütün dünya da olduğu gibi bizde de
iyice popüler oldu.
Yüze ve vücuda, iplik döşenmesinin mekanizması şudur; vücut yabancı bir madde
olarak kabul ettiği ipliklerin etrafını sarar ve daha sıkı bir doku oluşturur.
İşte bize gereken şey de zamanla yumuşamış ve gevşemiş olan derinin altında bu
sıkı dokuyu oluşturmaktır.
Öncelikle bu ipliklerin daha kalın ve kılçıklı olanlarını iyi bir teknikle
kullandığımızda yüzü içerden yukarıya doğru çekerek asabilmekteyiz. Aynı
seansta üzerine yapılacak örümcek ağı şeklindeki iplik döşemesiyle de üst cilt
tabakası alt tabakaya -istenilen asılı pozisyonda- yapıştırılmış olacaktır.
Böyle bir yapılanma oluşumu ipler eridikten sonra bile kaybolmayacaktır. Tıpkı
ameliyat izlerinin kişiden kişiye fark gösteren bir süreçte gelişmesi gibi bu
yapılanma da 2-3 sene devam edecektir.
Hyalurinik asit dolguları (HA) ve PRP
Yaşlanma; hücrelerimizin artık eskisi gibi kolajen ve hyalurinik asit
maddelerini üretemeyip, su tutamadığı zaman, diğer deyişle cilt dokusu
gevşemeyince fark edilmeye başlanır. Dokulardaki su kaybı hücresel faaliyetleri
de etkiler.
Medikal estetik alanında öne çıkan bir başka teknoloji imkânı ise Hyalurinik
asitlerin keşfedilip kullanım alanlarının geliştirilmesi olmuştur. Özellikle
yüze yapılan Hyalurinik asit takviyesi bize hem estetik revizyon imkânı hem de
iyi bir antioksidan olarak fizyolojik destek imkânı sağlar. HA aynı zamanda
yeni kolajen üretimini uyararak bulunduğu dokunun gelişmesine katkıda bulunur.
PRP ise vücudun kendi kanından gelen yetenekle kolajen üretimini ve o bölgenin
iyileşme ihtiyacını karşılar.
Bunlar ayrı ayrı veya bir arada kullanılarak yüzde yapılan her türlü işlemi
destekler ve güzelleştirirler.
Benim için HA ve PRP, yüz gençleştirmesinin vazgeçilmez yardımcılarıdır. Diğer
sistemlerle desteklendiğinde son derece doğal ve sağlıklı bir güzellik
sağlamaktadırlar. Hiçbir sorunu olmayan ciltlerde güzel yaş almayı, orta ve
üzeri yaşlarda ise yavaşlatarak olumsuz etkileri durdurmaktadırlar.
Elde bu kadar imkân varken bir kişiyi durumuna göre 5 ya da 10 yaş
gençleştirmek mümkündür. Aslında en doğrusu, kişiyi “yaşının en iyisi” haline
getirip, daha sağlıklı bir görünüme kavuşturmaktır. Ancak tabii ki doğallığı
koruyarak.
İşte bu noktada olasılıklar hekimin tecrübesine ve vizyonuna kalmıştır.